29 Nisan 2015 Çarşamba

“Ben çok içtim!”

İnsan suçlamak istedikten sonra her şeyi suçlayabilir. Şartları suçlar, kaderi suçlar, yaptıkları için kendisini, yapamadıkları için karşıdakini ve bu kompozisyonu dizayn ettiği için Tanrı’yı. Tatlı ama zararlı bir alışkanlıktır suçlamak, bir kez başlandı mı önü alınamayan. Bizim hikâyemizin ilk çeyreği, onu suçlayıp durmamla geçti. Durup durup neden diye soruyordum kendime. Neden? Beni neden sevmiyor? Sevmiyor madem, neden çekip gitmiyor? Bütün bu bir araya gelememeler yan yana olamamalar neden? Kafamın içinde milyon tane nedenle, çok geceyi sabah ettim gözümü bile yummadan… Derken, onun bu halini kabullenip, zehirli “neden” sorularını kendime yöneltmeye başladım. Sen neden bırakıp gitmiyorsun peki? Değer mi bütün bunlara? Neydi ki onda olup da başka hiç kimsede bulamadığın, seni görünmez zincirlerle kendine bağlayan şey? En az birinci çeyrektekiler kadar yıpratıcı bir sürü “neden namlusu”nu dayayıp kafama, elimde şarap şişesi, çok sabahladım kenar mahalle parklarında, hiçbirinizin haberi olmadan… Sonra ikimizle de uğraşmaktan yorulup, kadere yönelttim bütün öfkemi. Cevapsız “neden”lerimi bira kutularına sokuşturup gökyüzüne fırlattım aylar boyunca. Küstüm, sitem ettim, küfrettim gecelerce. Allah affetsin… Ve en nihayetinde taşlar yerine oturdu. Nihilizmle peşimizden devşirme bir kolaj yapıp kendime, suçlamayı da bıraktım, nedenler sıralamayı da. Bütün çaresizliğimle tevekkülün şeffaf ve muğlak kollarına bıraktım kendimi. Böyle olması gerekiyormuş demek ki dedim. İnsan, götünü de yırtsa değiştiremeyeceği şeyleri değiştiremiyormuş dedim. Yine çok ağladım. Yine çok içtim. Ama ara sıra dua da etmeye başladım. Hiç beddua etmedim. Sabır dedim. Sabrettim… Bir gün bütün bunlar bitecek elbet. Öyle veya böyle. Bitecek. Sözüm olsun, o zaman radikal bir karar alıp içkiyi bırakacağım. Romantik bir akşam yemeği hazırlayacaksın bana. Masada bir şişe şarap olacak. Centilmen bir erkek olarak şişeyi benim açmamı bekleyeceksin. Ben de şişeyi açıp sadece senin kadehini dolduracağım. “Ee sen içmiyor musun?” diyeceksin. Gülümseyerek “Yok” diyeceğim “Ben çok içtim!”. Sen sessizce kafanı sallayıp, şaraptan ciddi bir yudum alacaksın. Ben de gülümsememi hiç bozmadan seni izleyeceğim…

Aliler Aliler


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder