Bakma sen benim bu kadar hüzünlü
şeyler yazdığıma,
Ben çok gülerim...
Ve ben gülerken
Hiç kimse yalan olduğunu anlamaz
C.S
Yüreğimi
ezip geçtiğin zaman bilemedin ayak izlerinin bende kalacağını.
Yüreğimin, kalbimin üzerinde yürüyorsun ya merak ediyorum. Kırık
parçalarının üstünde yürümek acıtmıyor mu canını? Senin
canın benimdir. Cânanın canı acırsa, benim ruhum kanar.
Ey benim gönlüme düşen ilk cemre.
Sen geldin, sen güldün benim buz gibi toprağım ısındı. İsmim
cennette yetişir dedin, seni o toprağa fidan olarak diktim ben. Bir
güldün… Can suyu gibi dirilttin gönlümü, 20 yıllık yaşamımın
en bereketli yağmuru… Bir sustun, ya bir sustun… Bütün
susuşlar hayret etti bu suskunluğa. Kitaplar şapka çıkardı. Sen
bir sustun Nazım sustu, Cemal sustu, Turgut sustu, Tomris küstü…
“Allah bana bir kalem verdi
mürekkebini ben buldum.” Kalem ne yazarsa senden izler taşıdı.
Kimse bilmesin sana yazdığımı. Bir sen bil bir de Baharlar
bilsin… Sonrası zaten ben seni bir mezar taşına, bir çiçeğe,
bir çocuğa, bir anneye anlatırım. Onu da bilme sen. Sen anca
benim olduğunu bil. Neden mi ben? Seni öyle sahiplendim ben. Sana
benden başka bir mısra değse yabancı bildim. Senin gülüşünü
sahiplendim. Ama özür dilerim susuşuna alışamadım.
Ben sana sırtımda kambur, omuzlarımda
yük, gözlerimde yaş, ellerimde şiir yalın ayak geldim. Ne
kamburumu ne yükümü ne yaşımı gösterdim sana. Yalnızca şiir
olsun dedim. Nasıl ki yemeğe başlarken besmele çekeriz, senin
gözlerin de şiirle başlar dedim. Onu da sen benimsemedin. Ama ben
seni öyle “benim”sedim.
Sen bilmezdin arada 300 küsur mesafe
varken elimden gelen bu. Yanımda olsan böyle olur muydu?
Sen bilmezdin seni şiirleştirdiğimi.
Sen bilmezdin beni sevip sevmediğini.
Ben biliyorum seni seviyorum
-Rindmeşrep
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder