18 Ocak 2015 Pazar

Ben bilirim!

Bakma sen benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma,
Ben çok gülerim...
Ve ben gülerken
Hiç kimse yalan olduğunu anlamaz
C.S

Yüreğimi ezip geçtiğin zaman bilemedin ayak izlerinin bende kalacağını. Yüreğimin, kalbimin üzerinde yürüyorsun ya merak ediyorum. Kırık parçalarının üstünde yürümek acıtmıyor mu canını? Senin canın benimdir. Cânanın canı acırsa, benim ruhum kanar.

Ey benim gönlüme düşen ilk cemre. Sen geldin, sen güldün benim buz gibi toprağım ısındı. İsmim cennette yetişir dedin, seni o toprağa fidan olarak diktim ben. Bir güldün… Can suyu gibi dirilttin gönlümü, 20 yıllık yaşamımın en bereketli yağmuru… Bir sustun, ya bir sustun… Bütün susuşlar hayret etti bu suskunluğa. Kitaplar şapka çıkardı. Sen bir sustun Nazım sustu, Cemal sustu, Turgut sustu, Tomris küstü…

“Allah bana bir kalem verdi mürekkebini ben buldum.” Kalem ne yazarsa senden izler taşıdı. Kimse bilmesin sana yazdığımı. Bir sen bil bir de Baharlar bilsin… Sonrası zaten ben seni bir mezar taşına, bir çiçeğe, bir çocuğa, bir anneye anlatırım. Onu da bilme sen. Sen anca benim olduğunu bil. Neden mi ben? Seni öyle sahiplendim ben. Sana benden başka bir mısra değse yabancı bildim. Senin gülüşünü sahiplendim. Ama özür dilerim susuşuna alışamadım.

Ben sana sırtımda kambur, omuzlarımda yük, gözlerimde yaş, ellerimde şiir yalın ayak geldim. Ne kamburumu ne yükümü ne yaşımı gösterdim sana. Yalnızca şiir olsun dedim. Nasıl ki yemeğe başlarken besmele çekeriz, senin gözlerin de şiirle başlar dedim. Onu da sen benimsemedin. Ama ben seni öyle “benim”sedim.

Sen bilmezdin arada 300 küsur mesafe varken elimden gelen bu. Yanımda olsan böyle olur muydu?

Sen bilmezdin seni şiirleştirdiğimi.

Sen bilmezdin beni sevip sevmediğini.

Ben biliyorum seni seviyorum


-Rindmeşrep



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder